Condillac


Condillac, Etienne Bonnot de (1715-1780)

 XVII. yüzyıl usçuluğuna karşı du­yumculuğu dizgeli bir felsefe öğretisi haline getiren Fransız Aydınlanma filozo­fu. Aynı zamanda önde gelen "Ansiklopediciler"den biri olan Condillac, Locke'un deneyci felsefesi ile Newton'un bilimsel devrimini buluşturduğu en önemli yapıtlarından biri olan İnsan Bilgisinin Kö­keni Üzerine Deneme'yle (Essai sur 1'origine des connaissances humaines, 1746) felsefe tarihinin belli başlı deneyci düşü­nürlerinden biri olarak anılmaktadır. Con­dillac bu çalışmasında geliştirdiği kura­mını daha sonraki çakşmalannda belirli ölçülerde değiştirmesine karşın, temelde bütün bilginin duyumlardan kaynaklandı­ğını savunmuştur. Condillac kendine öz­gü kuramında Locke'un tabula rasa'sını benimsediyse de, duyu izlenimlerini çö­zümleme ve karşılaştırmada zihne yara­tıcı bir rol de atfeder. Condillac Locke' un "duyumlar sezgisel bilgi sağlar" yollu öğretisini sorguladığı Duyumlar Üzerine İnceleme (Traite des sensations, 1754) adlı yapıtında bütün bilgilerin biçim değiştir­miş birer duyum olduklarını ileri sürer; Locke'un aksine düşünceyi duyuma ek bir bilgi kaynağı olarak görmez. Condil­lac bu çalışmasında dünyanın bilgisine nasıl ulaştığımızın yaratıcı bir tanımım ve­rirken mermer bir heykel ("hayali hey­kel") örneğine başvurur. Condillac mer­mer heykel aracılığıyla koku duyusundan başlayarak beş duyuyu ayrı ayrı çözümler ve dokunma duyusu olmaksızın nesnelerin niteliklerini kavrayamayacağımızı be­lirterek zihnin bilgi ve yeteneklerinin da­ha çok dokunma duyusunun ürünü ol­duğunu savunur. Dış dünyayı kavrayışı­mızın dokunma ve görme duyusunun gekşimiyle ortaya çıktığını ve dokunma duyusunun diğer duyuların hocası oldu­ğunu öne sürer. Duyumlamanın durağan bir mevcudiyet değil, dış dünyaya etkin bir katıkm olduğunu gösteren Condillac ilk dışsal algı görüngübiümini geliştir­miştir.

Condillac Dizgeler Üzerine inceleme (Traité des systèmes, 1749) adlı yapıtında ise XVII. yüzyılın Descartes, Leibniz ve Spinoza gibi büyük filozoflarının kurdukları usçu düşünce dizgelerinin eleşti­rel bir çözümlemesini sunar. Condillac bu felsefecilerin içine düştükleri yanılgı­nın dilin doğası ile işlevinden tutun da en genel, en soyut terimlere varıncaya dek bütün her şeyin duyumlar aracılığıyla sağlanan malzemeden türetilmesi gerek­tiğini anlayamamalarından kaynaklandı­ğımnı savunur. Condillac'a göre, bu felse­fecilerin tümdengelimci yöntemi büyük ölçüde korunsa da, gelişen kavramlar dizgesinin duyu deneyiminden türemeyen hiçbir şeye izin vermemesini sağlamak için çıkarımlar zincirindeki her bir bağlantının dilsel bir incelemeden geçi­rilmesi gerekmektedir. Condillac'a göre: "felsefenin dili yalnızca birkaç yüzyıl ön­cesinden gelen anlamsız bir gürültüdür. Bu gürültü uzadıkça felsefe bilimden da­ha da uzaklaşmaktadır."

Daha fazla bilgi: Felsefe Sözlüğü, Bilim ve Sanat Yayınları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder